Yıldız Kayması, Yıldız; Ağırlıklı olarak hidrojen ve
helyumdan oluşmaktadır, karanlık ve yoğun uzayda ışık saçan gökyüzünde bir
nokta olarak görünmekte olan plazma küresi. Bir araya toplanan yıldızların
oluşturduğu gökadalar gözlemlenebilir evreni kaplamaktadır. Dünya'dan çıplak
gözle görülebilen binlerce yıldız vardır ve Dünya'ya en yakın yıldız, aynı
zamanda Dünya üzerindeki yaşamın sürmesi için kaynak teşkil eden Güneş'tir.
Gün içerisinde Güneş ışığı Dünya üzerindeki enerjinin
çoğunun kaynağıdır. Diğer yıldızlar, yeryüzünden bakıldığında Güneş’in ışığına
maruz kalmadıkları vakit, yani geceleri gökyüzünde görülebilmektedir.
Yıldızların parlama sebebi, çekirdeğinde meydana gelen kaynaşma tepkimelerinde
açığa çıkan enerji yıldızın içinden geçerek dış uzaya ışınım yolu ile
yayılmasıdır.
Gökbilimciler bir yıldızın uzaydaki hareketini ve görüntü
parlaklığını gözlemleyerek o yıldızın yaşı,
kütlesi, kimyasal bileşimi ve buna benzer birçok özelliğini
belirleyebilmektedirler. Bir yıldızın toplam kütlesi, yıldızın gelişiminin ve
sonunun ana belirleyicisi olarak ele alınır. Yıldızın gelişim süreci içinde
bulunduğu aşamaya göre dönüşü, çapı, sıcaklığı
ve hareketi belirlenir. Parlaklık ve sıcaklık durumuna göre işaretlendikleri
Hertzsprung-Russell (H-R) diyagramı, yıldızların gelişim sürecindeki aşamasını ve
güncel yaşını belirlemek için kullanılır.
Yıldız gelişiminin ilk halkası, hidrojen, helyum ve az
miktarda daha ağır elementlerden oluşan ve içe doğru çökme eğiliminde olan bir
madde bulutudur. Yıldız çekirdeği bu süreçte yeteri kadar yoğunlaştır ve
sonrasında içinde barındırdığı hidrojen sürekli olarak çekirdek kaynaşması
tepkimesiyle helyuma dönüşür. Yıldızın geri kalan kısmı, açığa çıkan erkeyi,
ısıyayım ve ışınım sayesinde çekirdekten uzağa taşır. Bu döngü yıldızın kendi
içine doğru çökmesini engeller ve enerji, cismin yüzeyinde bir yıldız rüzgarı
yaratarak dış uzaya doğru ışınım yoluyla yayılır.
Yıldız Kayması; Geceleri genelde açık bir havada gökyüzü, çeşitli renk ve
parlaklıktaki yıldızların oluşturduğu o inanılmaz ve muhteşem manzaranın içinden
her insan bir yıldızın parlak bir çizgi çizerek kayıp gittiğini muhakkak
görmüştür.
Halk arasında yıldız kayması diye tarif edilen bu olayın
gerçekte yıldızlarla hiç bir ilgisi yoktur. Yıldızlar dünyadan milyarlarca
kilometre mesafedeki uzak güneşlerdir. Halk tarafından yıldız kayması olarak bilinen olayın aslı ise şu şekilde gerçekleşmektedir. Güneş sistemimizin içinde gezegenlerin ve Güneş çekim kuvveti arasında bir oraya bir buraya savrulan sayısız
göktaşı vardır. Bunların bazıları Dünya'nın yakınından geçerken çekim alanına
girerler, hızla atmosfere dalan göktaşları. Atmosfere sürtünmeden dolayı ısınarak, yanarlar ve
arkalarında parlak, çizgi gibi bir iz bırakırlar. Sonlara doğru tamamına yakını, son anında görülen parlaklığın ardından yok olurlar.
Dünya atmosferine her yıl tahmini miktarı 15 bin ton kadar olan 200 bine yakın göktaşı düştüğü kabul edilmekte. Bu hesaba göre yerin kütlesi 4,5 milyar
yıllık ömrü olduğu sanılan dünyamıza gelen göktaşları sayesinde epeyce artmış olması gerekiyor.
Dünya'ya düşen göktaşlarının incelenmeleri sonucu içlerinde maddesel olarak dünyada var olmayan
yeni bir element görülmemiştir.
Gök bilimcileri tarafından, atmosfere girdiklerinde yanan ve çoğunlukla yok olan
göktaşlarına meteor adını verirken, bu göktaşlarından yere ulaşmış olanlara da meteorit adı vermekteler. Dünyamızın büyük bir kısmı yani 4/3 okyanuslarla kaplı olduğundan yere ulaşabilen göktaşlarının çoğu genelde buralara düşmektedir. Fakat Dünya'nın birçok yerinde de karalar üzerinde meteoritlerin neden olduğu izler ve
çukurlar bulunmaktadır.
Türkiye'de rastlanan en büyük göktaşı 25 kilogram olup
Domaniç yaylasında düşmüştür. Dünyada bilinen göktaşlarının en büyüğü ise kütlesi 80 ton kadar olan, Afrika'da Grootfentein'de düşen göktaşıdır.